tarih:05/05/08 Merkez Bankası ile Bir Sorunumuz Yok'
Resmi büyütmek için tıklayın	Devlet Bakanı Şimşek, Ekonomi Yönetimi ile Merkez Bankası Arasında Bir Sorun Yaşanıp Yaşanmadığı ile İlgili Olarak, 'Bizim İçin Bir Sıkıntı Yok' Diye Konuştu.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomi yönetimi ile Merkez Bankası arasında bir sorun yaşanıp yaşanmadığı ile ilgili olarak, "bizim için bir sıkıntı yok" diye konuştu. Bakan Şimşek, canlı yayında NTV' nin sorularını yanıtladı. Merkez Bankası ile aralarında bir sıkıntı olmadığını belirten Şimşek, şunları söyledi: "Merkez Bankası bağımsız bir kurumdur. Mesela 2006 yılında faizler hızla artırıldı. Sonrasında ise Merkez Bankası temkinli bir politika sürdürdü. Burada herhangi bir yönlendirme söz konusu değil. Çok uyumlu bir şekilde çalışıyoruz, diyaloğumuz da iyi. Arkasında birşey aramayın."

Merkez Bankası'nın 3 yıldır yüksek faizlere rağmen enflasyon hedefini tutturamadığına işaret eden Şimşek, "MB'nin karşılaştığı zorlukları anlamakta fayda var. 3 yıldır hedefini tutturamıyor. O zaman oturup bunun arkasına bakmak lazım. Türkiye'de para politikasının etkinliğine dair bir çok soru işareti var. Ancak bu sadece Türktye'de değil, tüm gelişmekte olan ülkelerde var" dedi. 

Şu anda enfllasyonu besleyen faktörlerin para politikasının etkili olmadığı yerler olduğuna dikka çeken Şimşek, şöyle devam etti:

"Gıda fiyatları ikiye katlandı mesela. aynı şekilde enerji fiyatları da çok yükseldi. Zaten enflasyondaki değişimin üçte ikisi gıda ve enerjiden kaynaklanıyor. Bu da arz yönlü bir şok diye tanımlanabilir. Sonuçta bu iki noktaya para politikasının etkinliği tabii ki sınırlı."

FAİZE MERKEZ BANKASI KARAR VERECEK

Şimşek, "her ne kadar gıda ve enerji fiyatlarındaki artışı kontrol altına alamasanız da bunların ikinci etkilerine yönelik temkinli politika izlenebilir" dedi.

Şimşek, 'bu söylediğiniz temkinli bir faiz artışı anlamına mı geliyor?' sorusu üzerine de şu yanıtı verdi:

"Buna merkez bankası karar verecek..."

Şimşek cari açıkla ilgili olarak da, "Cari açık yapısal bir sorundur. Ekonominin büyüdüğü ve emtia fiyatlarının yükseldiği dönemlerde türkiye'de cari açık yükselir. Buna kısa vadede bir çözüm yoktur. Ancak orta ve uzun vadede ülkenin rekabet seviyesi artırılarak ve katma değeri yüksek ürünlerle cari açık düşürülebilir." dedi.




Tarih: 11/05/08


 Türkiye 2050'de nerede olacak?

PricewaterhouseCoopers'ın 2050 yılında dünya ekonomisine ilişkin öngörülerini içeren raporda, yıllık ortalama yüzde 5,1 oranında ekonomik büyüme ile Türkiye'nin İtalya'yı yakalayacağı bildirildi.
Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers'ın (PwC) "2050'de Dünya: BRIC ülkelerinin ötesi" raporuna göre, 2050 yılında küresel ekonominin birinci ligini E7 (Brezilya, Çin, Endonezya, Hindistan, Meksika, Rusya ve Türkiye) olarak anılan yükselen ekonomiler oluşturacak. Bununla birlikte, E7 dışında kalan 13 yükselen ekonominin de ekonomik gelişimini tamamlamış OECD üyesi ülkelerden (Türkiye, Meksika ve Güney Kore dışındaki üyeler) çok hızlı bir şekilde büyüyeceği öngörülüyor.

"2050'de Dünya" çalışmalarını yürüten PwC Makroekonomi Bölümü Başkanı John Hawksworth, "Küresel ekonominin ağırlığı Çin, Hindistan ve diğer büyük yükselen ekonomilere kayıyor. Yaptığımız analiz bu sürecin daha da ileriye gideceğini ortaya koyuyor. Son öngörülerimiz, Çin'in 2025 yılına kadar ABD'yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağını ve 2050'de ABD'nin yüzde 130'u kadar büyüklüğe ulaşacağını ortaya koyuyor. Hindistan ise 2050'de ABD'nin yüzde 90'ı kadar büyüklüğü yakalayacak. Brezilya 2050'de
Japonya'yı geçerek 4. sırada yer alacak. Rusya, Meksika ve Endonezya da Almanya ve İngiltere'den daha büyük ekonomiler olma potansiyeline sahipler" dedi.

"Türkiye İtalya'yı yakalayacak"

Raporda, Türkiye'nin 2050 yılına kadar cari kura göre yıllık ortalama yüzde 5,1, satın alma gücü paritesine göre yüzde 4,2 oranında büyüyeceği öngörülüyor. Nüfusun her yıl ortalama yüzde 0,7 büyümesi beklenen Türk ekonomisinde, kişi başına düşen milli gelirin satın alma gücü paritesine göre yıllık ortalama yüzde 3,4 oranında artması bekleniyor. Bu göstergelere göre 2050 yılında Türkiye, milli gelirini cari kura göre 3 katından fazlasına, satın alma gücü paritesine göre 2 katına çıkarmış olacak ve ekonomik büyüklükte İtalya ile aynı düzeyi yakalayacak. Raporda, genç ve çalışan nüfusun Türkiye'nin büyümesinde olumlu etkisi olacağı da öngörülüyor.

PwC Türkiye Başkanı Cansen Başaran Symes, küresel ekonomiyle gün geçtikçe daha fazla bütünleşen yükselen ekonomilerin ağırlığının artmasının sürpriz olmayacağını söylerken, "Türkiye gibi ülkeler artık sadece ucuz işgücü, yeni pazar fırsatları olarak kalmayıp küresel ekonominin içerisinde yatırım yapan, dış pazarlara açılan ekonomiler olarak ortaya çıkıyor" dedi.

Başaran Symes, Türkiye'ye ilişkin öngörülerle ilgili olarak da, "Gelişmiş ekonomilerle yükselen ekonomilerin karşılıklı ilişkileri hızla artıyor ve derinleşiyor. Şirketler yeni pazar fırsatı gördükleri her yerde yatırıma yöneliyor. Küresel ekonomiye baktığımızda güç dengelerinin değiştiği bir süreçten geçiyoruz. Türkiye de farklı kuruluşların 50 yıllık projeksiyonlarında dikkate alınması gereken ve yükselme şansı olan ülkeler arasında sayılıyor. İçinde bulunduğumuz bu süreç, Türkiye için büyük bir fırsat. Bu noktada önemli olan, bu sürece uygun bir stratejinin oluşturulması. Avantaj olarak gördüğümüz genç nüfusumuzu eğiterek yetenekli ve donanımlı işgücüne dönüştürmemiz şart. Bununla birlikte Türk firmalarının verimli çalışarak küresel rekabet gücü kazanacağı ortamı yaratması da çok önemli" diye konuştu.

Rapora göre, 2050 yılına kadar en hızlı büyüyen ülke ise Vietnam olacak. Dolar kurunda her yıl ortalama yüzde 10 büyümesi beklenen Vietnam'ın 2050 yılında İngiltere'nin yüzde 70'i kadar ekonomik büyüklüğe sahip olması öngörülüyor.